Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür. Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti. Fırtınalı denizlerde onu deniz tuttu. Fırtınadan dolayı deniz haşindi. Tom'un sorunun nasıl çözüleceği hakkında kabaca bir fikri var. Tekne dalgalı denizde şiddetle sallandı. Tom iş yerinde kötü bir gün geçirdi. Köye giden yol çok engebeli. Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi. O, yeni evin yaklaşık otuz milyon yene mal olacağını tahmin ediyor. Kabaca konuşursak, otobüste yaklaşık 30 kişi vardı. Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir. Bob'ın üzerine fazla gitmeyin. Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir. You know, he's been going though a rough period recently. Tom geçen yıl zor günler geçirdi. Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum. Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar. Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü. The rock was one of those tremendously solid brown, or rather black, rocks which emerge from the sand like something primitive. Rough with crinkled limpet shells and sparsely strewn with locks of dry seaweed, a small boy has to stretch his legs far apart, and indeed to feel rather heroic, before he gets to the top. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. Sesli Sözlük garantisinde Profesyonel çeviri hizmetleri. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz. Search Translation Games Programs. English - Turkish. Tom sert oynamayı seviyor. Deniz bugün oldukça dalgalı. Bu limonun kabuğu pürtüklü. English - English. Definition of roughness in English English dictionary The property of being rough, coarseness The roughness of the road made me wonder if my car would fall apart. Not smooth; uneven The Roulette Casino Standard Slope Angle 20 Degree was one of those tremendously solid brown, or rather black, rocks which emerge from the sand like something primitive.
Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.
What is roughness - Sesli Sözlük The root mean squared (RMS) microfacet slope of a Gaussian surface This is equal to the standard deviation of the surface height over the autocorrelation. The main aim of this conference is to contribute to the development of mathematical sciences, mathematical education, and their applications and. What is roughness - Sesli SözlükTuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür. İlk det. Delik n. Benim det. Tanrı n. Mobil sıf.
Turkish pronunciation
The root mean squared (RMS) microfacet slope of a Gaussian surface This is equal to the standard deviation of the surface height over the autocorrelation. In , the Pulsar. English Turkish online dictionary Tureng, translate words and terms with different pronunciation options. In , the Roulette shoe was designed by Professor Edward. T. and Claude S. to satisfy the game results on the roulette table. The main aim of this conference is to contribute to the development of mathematical sciences, mathematical education, and their applications and.Ağır sıf. Log in with Facebook Log in with Google. Yaklaşık adv. Fan n. Dramatik sıf. Makine n. Dağıtım n. Bomba n. Yeşil adj. Dr BRE ayrıca Dr. Geç adj. Yaprak n. Siz aşağı yukarı bizimle aynı yaştasınız. Gelecekteki n. Katip n. Akademik sıf. However, the Publisher and its Author shall in no event for any errors, omissions or damages arising out of use of this information and specifically disclaim any implied warranties or merchantabilities or any particular use. Arazi n. Temel sıf. Memrise Kelime Kursu Dokumen 5 halaman. Definition of roughness in English English dictionary The property of being rough, coarseness The roughness of the road made me wonder if my car would fall apart. Rough with crinkled limpet shells and sparsely strewn with locks of dry seaweed, a small boy has to stretch his legs far apart, and indeed to feel rather heroic, before he gets to the top. All trademarks used herein are the property of their respective owners. This article appeared in a journal published by Elsevier. Tom iş yerinde kötü bir gün geçirdi. Motor n. Tehlikeli sıf. Ortak sıf. Üds Sozluk Dokumen halaman. Silahlı sıf. Serin adj. Eylem n. Yine adv. Altın n. Ahmet İngilizce KelimelerListesi Dokumen 22 halaman.
